Hasan Altun’un kalemin de Kutlu Sevdalar . çobandan mektup, çobana mektup 2

KUTLU SEVDA

2 Bölüm ; Çoban Ben yıllardır hiç kimseye içimi dökmedim dökmeye cesaret edemedim. Bugün benim de moralim sıfırdı bak çay demledim daha çok sana nasip olacak. evet 10 yıl önceydi 2002 yılında tüm hayallerim yıkıldı kendimi kaybettiğim isyan yılımdı, hanı derler ya aşk ne ki gelici geçici kardeş inan ki hiç de öyle değilmiş.  Bak beni diyar diyar gezdirdi ,bir isyanın anatomisi işte karşında bakın. 10 yıl oluyor ne akrabamla  ne arkadaşlarımla tanıdıklarımla hiç görüşmüyorum. Hatta şehre  ilçeye bile inmiyorum sigaralarımı tütünümü koyunların sahibi yani ağam alır.. sizde patron buralar da halen ağa derler. Lise yıllarım da platonik aşkım vardı ne kadar mutluydum o nasıl bir aşk yarabbi,  karşılığı bilinmeyen sana bakması bile senin dünyanı alt üst eden bir Aşk. Bu tutucu alev gibi yanan,  göğsünü gösterdi , bir çarpıntı kalbin fırlayacak çıkacak sanırsın . eve varır ders çalışırken bile  o aklındadır. hiç çıkmaz  ki takı onun hayalinde bıkana kadar.  sonra ders çalışmaya başlarsın. çünkü çalışkan olmalısın kendini kabul ettirmek hatta onun gözüne girmek için çalışkan olmalısın. onun için ödev ve derslerime öyle çalışırdım. Hayatım onun üzerine kurulmuştu sanki . onu her gün görmek için mahallesin de arkadaşlıklar  kurmuştum. Kapılarının önün de boşluk bir arsa orada top oynardık onu bazen görürdüm san ki oda beni takip ediyordu san ki ben orada olduğum için balkona çıkıyor bana bakıyor gibi düşünürdüm. okullar tatil oldu, yaz tatilin de ben her gün onların mahallesin de bazen top oynar bazen de kenarda top oynayanları izler  gözüm her daim balkonların da . onun cama çıkmasını beklerdim  bazen hiç çıkmazdı bazen de balkon da oturur top oynayanları izlerdi , san ki hep bana bakıyormuş gibi gelirdi, doğrusu öyle isterdim öyle hayal ederdim. Okullar açıldı değişen bir şey yok. ona Bir türlü açılamıyorum  korkuyordum. hayır derse yıkılırım diye korkuyordum. bu hal herkes te mi oluyor diye düşünürdüm. bir gün çok sevdiğim bir arkadaşıma sordum senin hiç sevdiğin oldu mu var mı,  yok işin mi yok dedi,  Tabii bazı arkadalar konuşuyorlarmış. ben konuşmayı bırakın bana bakarken gözlerimi kaçırırdım. benim baktığımı görmesin öyle utanırdım öylede içim yanardı. bir gün tesadüf  aynı caddede  yürüyoruz . yanın da kimseler yok yanına yaklaştım benden önce merhaba dedi nasılsın. sen burada mı oturuyorsun. Yok ben bir ileriki caddedeyim dedim. diyene kadar canım çıktı. sanki heyecanımı anlamış gibi nasılsın. İyiyim, sen nasılsın diyemedim köşeye geldik ayrıldık. yıllar geçti okul bitti. Ben Ankara Gazi mimarlık bölümünü kazandım. içime dert olmuştu bu kadar yıllar aynı okulda oku ona aşık ol tek kelime etmeden sadece hayal olarak düşün ve bak şimdi Ankara da sın. O ise İzmir.. kızın haberi yok ayrısın fakat onu düşünüyorsun.. yurda yerleştim Artık ANKARADAYIM.  O ise İZMİR. okula başladık bir kaç hafta geçti ben yine onun hayalleri ile yaşantımı okulu dersleri sürdürüyorum. bir gün okulun kantinine indim aslın da hiç gitmezdim çünkü babama yük olmamak için  dışarıda kısıtlı alışveriş, kafelere takılırdım. Babamın geliri belliydi ara elemanı ameleydi, kantine girdim aman yarabbi karşım da duruyor. dondum ecel anlarıydı sanki olamaz bunun burada ne işi var dedim . dikkatlice baktım bu kadar benzerlik . sonra kendime geldim onun sol yağının altın da beni vardı dikkatlice bakınca akılıma geldi. sevineceğime üzülmüştüm  ne işi olur diye sanki bir başkası için gelmiş gibi içimi yakar kahrı perişan olurum gibi geldi içimden geçti. kantin de onunla  birlik te çıktık . bana sen ne öyle bana bakıp daldın bana baktın dakikalarca öyle galiba  birisine benzettin.. çünkü  ben seni ilk görüyorum tanımıyorum... tıkanmıştım zaten elim ayağım çözülmüştü  hemen kendimi toparladım. evet Benim sınıfta tanıdığım birisine çok beziyorsun.. bayağı benziyor muyum dedi insanlar çift yaratılmış derler ya demek ki benim benzerim Türkiye de imiş ne güzel çok sevindim. tanıdığın birisine ,  sen de bana her zaman bakarsın onu görürüsün  çok mu seviyorsun sevdiğin miydi ? yok sadece aynı sınıftaydık   yani çok şaşırdım..  oradan hemen uzaklaşmak istedim çünkü sorulara boğulmak tan korktum. iyi dedi o zaman ben her gün öğlen yemeğimi kantinde yerim sen de geldiğin de görüşürüz ..ben yürüdüm .yürüdüm ,yürüdüm ,boşluk ta düşünmek bile zordu çok zor. yukarı doğru önce yürüdüm sonra  koşmaya başladım öyle koşuyordum ki çatlarcasına ta ki nefesim tutuluncaya kadar üniversite  sokağın da koşuyordum. etrafta bakanlara bir şeyler söyleniyor anlamıyordum koşuyordum. Neden sonra nefesim kesildi arkaya öyle baktım. kendime bile inanamadım bayağı uzaklaşmıştım.. sonra geri adım tekrar yürü yürü bitmez yol. hayaller ve düşler. böyle bir tesadüf tevafuk olamaz kızı düşünmeye başladım bu kadar benzerlik olamaz. bu kadar da  samimi sanki yıllardır arkadaşımmış gibi konuşmalar . Demek ki oda benim  onun üzerin de ki bakışlarımı fark etmiş ki fark etmemesi imkansız gözümü bir saniye bile o andan  ayıramadım ki . bildiğin şoke. çayları içmiştik..  ara vermişti sanki ateşin sıcaklığı bayağı uyku sersemi yapmıştı beni, o çaydanlık demliği temizlerken ben uzandım çaydanlığa su çalkalarken benim zaten gözlerim yumulmuştu. o ise YAZIMI KIŞA ÇEVİRDİN BAK GÖZÜM DE YAŞA LEYLA türküsünü söylüyordu artık duymuyordum.  Uyku sersemi gözlerim kapandı.,  Gözümü açtığım da üzerim de bir çoban keçesi keçeye sıkıştırılmış bir yazı Hasan kardeşim...  ve bir daha ki yazımız da buluşuncaya dek. Hoşça Dostça kutsadığınız sevdanız ile kalın diye bir not.. yazışalım